CAFE SAHİBİ


Olay olay son haberler, son dedikodular, kim nerede, kiminle yakalanmış hepsi bu sitede...

İşte iş üzerinde, bilgisayarlı bir ortamda yakalanan cafe sahibi ve yandaşları...

Kimlik tesbiti:
Üst resimdeki soldaki Volkan KIRAŞ; cafe sahibinin kayınbiraderi, dokuz eylül üniversitesinde çevre mühendisliğinde okumaktaymış. Şu ara tatil olduğundan memleketine gelmiş ve gündüzleri cafede ikamet etmekteymiş.
Sağdaki Hakan ERSOY; cafe sahibinin bir numaralı çalışanı, 1989 doğumlu olup üniversite sınavına hazırlanmaktadır. Diğer bilgilerine ulaşılmaya çalışılmaktadır.
Ortadakide cafe sahibi, daha önce bu sitede kimliği yayınlanmıştı. Öğrenmek isteyenler daha önceki tarihlerdeki yazılara bakabilirler.

En kısa sürede suçları belirlenip, adalete teslim edileceklerdir...

Şimdilik serbest bırakılmışlardır. Bol kazançlar dileriz...


MİSAFİRLER

HOŞGELDİNİZZZ

Yakışıklı erkek ve güzel bayan...


Ramis&Arzu EKER çifti cafemizi onurlandırdığınız için teşekkür ederiz.
Bu mutlu çift benim kayınvalidemin en büyük ablasının oğlu ve gelini. Oğlumuzun biraz yaşı olsada( şimdi bana kızacak ama..) gelinimizin yaşı daha küçük.
Kayınvalidem 3 kız kardeş.En büyüğü Melehat hanımın 2 kızı,1 erkek evladı var. Onun küçüğü Hanife hanımında 1 erkek, 1 de kız evladı var. En küçükleride kayınvalidem, onunda 1 erkek, 1 kız evladı var.
Görüldüğü üzere üçününde 1 tane kıymetli gelinleri var. Biri ben, biri resimdeki sarışın güzel diğeri de derya hanım.. Derya hanımıda bu siteye en kısa sürede dahil edeceğiz.Ne yaparsın gelin dayanışması....






TAKIL'A TAKILANLAR


Şu masada oturan bayanlar ve bebişleri galiba takıl cafeyi incelemeye gelmişler. Evet evet incelemeye gelmişler hatta kahvelerini bile yudumluyorlar. HOŞGELDİNİZZZ
Şimdi gelelim şu arkada görülen pembecik su ıstıcısına: mavi hırkası olan adıda Kemalcan olan oğlanın annesi ve babası bizim cafemizin açılışı nedeni ile zahmet edip getirdikleri hediyemiz...
Masanın üzerindede duran yeşillim kahve fincanları: yeşil hırkası olan Meriç hanımın annesi ve babasının getirdiği hediyelerimiz...
TEŞEKKÜR EDERİZZZ...
Bizde kocam ile yüzsüz yüzsüz olarak ikramda bulunduğumuz kahveleri: hediye gelen ısıtıcıda suyunu ısıtıp yine hediye gelen kahve fincanlarında arkadaşlarımıza sunuşumuzu ölümsüzleştirmek için fotoğraf bile çekmişiz. Nasıl ama....

ÜNİVERSİTE YILLARI


Dağları ağaçsız, toprağı sarı, havası soğuk,karlı ve buram buram kokan afyon çiçeği arasındaki KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ....

Ben burada mühendislik fakültesinde, seramik mühendisliğinde tahsilimi yaptım. Şu an adını malzeme müh. diye değiştirmişler bildiğim kadarıyla.

İşte ben bu soğuk ve karlı dağlar arasındaki üniversitede kazandığım o sıcak arkadaşlıkları hiç unutamadım.


HEY GİDİ YILLAR…

Sanki çok yaşlanmışım gibi yadetmeye başladım eski yılları.

O beraber gezdiğimiz sokaklar, yediğimiz yemekler, yaptığımız şakalar,sabahlara kadar ders çalışmak zorunda kaldığımız geceler ve daha aklıma gelmeyen eğlenceler, üzüntüler….nerede şimdi AFYONKARAHİSAR...

İnsanoğlu beyni hayatta bir daha yaşayamayacağı güzel anıları, tebessümleri, şirinlikleri hiçbir zaman unutmak istemez. Hep o günleri zihninin bir köşesinde barındırır ve kendini kötü hissettiği bir anda hatırlayarak moralini düzeltmek ister. İşte bende böyle zamanlarda üniversite yıllarımı hatırlar, o güzel günlere geri dönsem diye iç geçiririm.

O yıllardaki yaşanmışlıklar bir daha geri gelmeyeceği ve o yıllarda kazanılmış dostluklar unutulmayacağı daha o yıllarda bilinmekteydi. Bende arkadaşlığa ve dostluğa çok önem verdiğim için o yıllardaki dostlarım ile hala görüşmeye devam etmekteyim. Tabi ilk önce insanın aklına eğer bir evde kaldıysanız, bir tabaktan yemek yediyseniz, yada bir oda'yı paylaşmak için bazen tatlı tatlı atıştıysanız o kişi veya kişiler gelir. İşte bende bir evi 2 kişi ile paylaştım ve onlar ile 2 sene beraber kaldığım zamanları hiç unutamadım.

Biri kurbanım lakaplı gebze diyarından tonton bir annesi ve babası bulunan kumral güzeli Meryem AYVAZ.
Diğeri ise pakize lakaplı (diğer lakabını yazamıyorum kendileri kızar yoksa, anladın sen onu……) eskişehir diyarından genç, güzel bir annesi, genç ve otoriter bir babası olan Sezen ÖRENCİK.
Ve Ben Çanakkale-Çan diyarından KAMURAN KIRAŞ.



KURBAN BAYRAMINDAN GÜZEL BİR ANI (21.12.2007)


Fotoğraftaki dizilim nasıl arkadaşlar. Sizlere takdim edeyim...

Sağdan ikinci şapkalı,yaşı 70 olmasına rağmen delikanlı gibi olan yakışıklı erkek benim büyükbabam İsmail KIRAŞ. Büyükbabam sohbet etmeyi, gülmeyi, koyunlarla ilgilenmeyi, eskileri yadetmeyi aradada sinirlenince babaanneme bağırmayı çok sever. Ama babaanneme kızsada yinede bilirimki içinde merhamet her zaman vardır. O neden ile dedemi hep sevmişimdir. Bu aralar biraz rahatsızlıkları olmasına rağmen yinede bizler ile ilgilenir. Birazmı desem yoksa fazlamı desem sulugözlüdür kendileri,çocuklarını veya torunlarını görsün hemen o güzel gözlerinden yaşlar akar.Kıyamam ben sana dedeciğim...

Sağdan birinci ise hafta içinde ve özel günlerde hep sırtında olan takım elbiseli,kıravatlı ve güler yüzündende bıyığı eksik olmayan yakışıklı benim babam ALİ OSMAN KIRAŞ. Babam Çan ilçesinde bulunan Atatürk İlköğretim Okulu Müdürü görevini 1999 yılından beri layıkıyla sürdürmektedir. Başarılarının devamını dilerim..


Soldaki gözlüklü beyi artık tanıyorsunuz.Bu yakışıklıda benim kocam.


Kollarını kocaman açmış,etrafındakilere sıkı sıkı sarılmış olan yakışıklıda benim tek kardeşim Volkan . Bu sene aramızda fazla bulunamıyor çünkü izmir dokuz eylül üniversitesi çevre
mühendisliği bölümünde okumaktadır. Ama biz onu çok özlüyoruz.


...ne dersiniz bu kadar yetermi. Bu kare çok güzeldi ama daha bu karenin içine girecek ailede damatlar var. Kendilerinide bu kareye davet edip çeker yayınlarım lütfen alınmasınlar kendileri...

Damatların yerine kızlarının o güzelliğini göstereyim. Benim 4 halam var , aslında birde amcam varmış ama o şimdi hayatta değil, erken yaşta vefat etmiş.Keşke hayatta olsaydı.....
Halalarımın kızlarıda karede görüldüğü üzere sağdan sola: didem, hümeyra,aradaki cadı senanur,hanife,gülsüm….
Karede eksik olan 2 kişi daha var onlarında fotolarını ekleyeceğim kırılmayın ha…begüm hanım ve ahmet kerem bey.

En büyüğü didem hanım: şu an Kütahya Dumlupınar Üniversitesinde ingiliz dili ve edebiyatı bölümünde okumaktadır.
Hanife hanım ise Çanakkale OnsekizMart Üniversitesi çoçuk gelişimi bölümünde okumaktadır.
Hümeyra hanım ise lise 2 ye gitmektedir.
Gülsüm ise bu sene ortaokul son sınıftadır.
Senoş ise daha bıcırık bıcırık ortalarda geziniyor.

Şu güzellerime bakın, hepsi birbirinden şeker. İnşallah bahtlarıda güzel olur ve yaşamları hep istedikleri gibi yol alır….

DÜŞÜNDÜKLERİM

















Yeni anne olmuş yada bu konuda deneyimli annelere sormak gerekir herhalde. Bildiğiniz üzere 4 ay sonra karaböcüğüm dünyaya geleceği için onun rahatına en uygun olan beşiği yada yatağı almak istiyorum. Ama karar vermekte çok zorlanıyorum. Deneyimli annelerden öneriler alsamda hepsi başka bir seçenek gösteriyor.
Dahada vaktim olduğundan ağırdan alıyorum. Fakat aniden bir doğum olursa ne yaparız bilmiyorum. En azından 7 aylık olunca birşeyleri kesinleştirmemiz gerekir herhalde demi benim karaböcüğüm...

BALIK SEFASI





...Bir yandan beylerin mangalda pişirdiği hamsilerin kokusu, diğer tarafta bayanların küçük piknik tüpünde pişirdiği tekirlerin kokusu ile birlikte içilen kırmızı şarap…
Asıl olan ise o buz gibi havada o parlak güneşin yüzümüzü ısıtması ve yazın son günlerindeki havanın içimize dolması...
Saat 15.00 sularında Ali Osman babamın telefon ile araması üzerine Hacılar Köyü piknik alanına pikniğe gitmeye karar verdik. Alınan balıklar, içecekler ve yanında giden o harika marul salatası ile birlikte soğukta hızlı hızlı yenen sıcak balıklar ile midemize verilen bayram ziyafeti bir harikaydı.

İşte insan ailesiyle beraber olmaktan ve bu keyifli anların, dakikaların tatını çıkarmaktan başka ne isterki...

TAKIL CAFE


Dostlarım…

Gördügünüz gibi eşim ve ben 08.01.2008 tarihi itibarı ile takıl cafe isimli internet cafeyi devir almış bulunmaktayız. Bu tarihten itibaren bizim olmak ile beraber dünyaya gelecek karaböcüğümün şansına işlerimizin iyi gitmesini diliyoruz. Çünkü 4 ay sonra karaböcüğüm dünyaya gözlerini açacak.

Eşim,ben ve dünyaya gelecek karaböcüğüm için bahtımız hep açık olur inşallah…..

Hayırlı olsun….

TAKIL BANA TAKILAYIM SANA



Şurada oturan bey galiba bir cafe sahibi. Baksanıza o gözlüklerin altındaki yeşil gözlere kendinden ne kadar emin ve gururla bakıyorlar.

Arkasına yaslanmış, bacak bacak üstüne atmış, sanki büyük, ulu ve görkemli bir ağaca yaslamışcasına etrafında gelişen olayları bir kaplan edasıyla incelemekte.

Evet evet doğru bilmişim. İçinde 20 adet bilgisayar ve 3 adet masa bulunan adıda takıl olan cafenin sahibiymiş. Bu sahibi olan yakışıklı erkek ise benim 3 yıllık eşim olur.

YILBAŞI GECESİ






Arkadaşlar ile birlikte geçirdiğimiz 2007' ye elveda gecesi...
Siz şimdi o masaları boş görüyorsunuz ama onların üzeri o kadar harika mamalar ile zengindiki sormayın. Hepimiz birden saldırdık ve sildik,süpürdük. Laf aramızda herkes fazla oburmuş...
Gece boyunca baylar hem içtiler ve piste döktürdüler, tabiki kafaları biraz iyiydi.
Bayanlar ise kimileri karınlarındakilerle uğraşırken, kimileri ortalıkta gezinen prens ve prenssesler ile uğraştılar durdular.
NİCE YENİ YILLARDA BERABER OLMAK DİLEĞİYLE...

BEN VE KOCAM...


İŞTE KARABÖCÜĞÜMÜN ANNESİ VE BABASI...
TAKDİM EDERİM...
Biz bulut ailesi olarak bundan sonra sizler ile birlikte olacağız...

HAYATA DAİR BİR YAZI...

HAYATI DOYASIYA YAŞAMAK GEREK


Emma Bombeck Avustralya'da kanserden öldü. Ölümünden hemen önce şunları yazdı.. "Hayatımı yeniden yaşayabilseydim eğer;Hastayken yatağa girer dinlenirdim.Ben olmadığım zaman her şey kötüye gidecek diye düşünmezdim.. Gül şeklindeki pembe mumu saklamaz yakardım..Daha az konuşur, ama daha çok dinlerdim.. Yerler kirlense, masa örtüm lekelense bile daha çok arkadaşımı akşam yemeğine davet ederdim.. Oturma odasında TV seyrederken, patlamış mısır yer, şömineyi yakmak isteyen birisi olduğunda ona engel olmazdım.. Yerler leke olacak diye korkmazdım.. Bana gençliğini anlatmaya çalışan dedeme daha çok vakit ayırırdım.. Kocamın sorumluluklarını daha çok paylaşırdım.. Saçım bozulmasın diye, arabanın camının açılmasını önlemezdim.. Eteğimin lekelenmesine aldırmadan çimlere otururdum.. TV seyrederken daha az, hayata bakarken daha çok ağlar ve gülerdim.. Ömür boyu garantilidir denilen hiçbir şeyi satın almazdım.. Hamileliğimin bir an önce sona erip, doğum yapmayı dilemek yerine, hamile olduğum her anın tadını çıkarır ve içimde bir canlı büyütmenin ne kadar harika olduğunu fark ederdim.. Bu o kadar nadir bir olay ki.. Mucize gibi bir şey.. Çocuklarım beni öpmek istediklerinde, asla "Önce git ellerini yüzünü yıka" demezdim.. Onlara daha çok "seni seviyorum", ondan da daha çok "özür dilerim" derdim.. Ama başka bir hayat verilseydi en çok yapacağım şey; her dakikasını değerlendirmek olurdu.. Dikkatle bak.. Gerçekten gör.. Yaşa.. Vazgeçme.. Küçük şeyler için şikayet etmekten vazgeç.. Bana benzemeyenler, benden daha çok şeye sahip olanlar ve kimin ne yaptığı beni ilgilendirmezdi.. Bunun yerine, ilişkilerimi güçlendirmeye çalışırdım.. Sahip olduğunuz ruhsal, fiziksel ve duygusal her şey için Allah'a şükredin.. Tek bir hayatınız var ve bir gün sona eriyor.. Umarım her gününüzü değerlendirirsiniz.."

KARABÖCÜĞÜM...

Mucize gibi bir olay...

...Bir canlı büyütmenin ne kadar harika olduğunu fark ediyorum... ve içimde büyümekte olan karaböcüğümün her evresini ve her duygusunu tatmak ve sizler ile paylaşmak istiyorum...